İstanbul, çoğumuz için Osmanlı’nın ihtişamıyla özdeş bir şehir… Oysa bu topraklar, ondan önce de bir başka büyük imparatorluğa ev sahipliği yaptı: Bizans. Bin yıl süren bu medeniyetin izleri hâlâ şehrin çeşitli noktalarında saklı; bazen bir park duvarına karışmış taşta, bazen bir bodrum katında, bazen ise hiç umulmadık bir caminin temelinde… Bugün size, turist kalabalıklarının uzaktan bile geçmediği, çoğu İstanbullunun adını dahi duymadığı unutulmuş Bizans kalıntılarını anlatacağız.
1. Myrelaion Kilisesi (Bugünkü Bodrum Camii – Laleli)
Adı bile gizemli… Myrelaion, 10. yüzyılda bir imparatorluk sarayının şapeliydi. Alt katı hala orijinal Bizans mezar odası. Üstü ise bugün cami olarak kullanılıyor.
Yeri: Laleli’nin arka sokaklarında, adı gibi bir “bodrumda” saklı.
2. Blakhernai Sarayı (Ayvansaray / Tekfur Sarayı Kalıntıları)
İstanbul’un en az bilinen Bizans saraylarından biri. İmparatorların ikamet ettiği bu saray, surlara sırtını yaslamış hâlde hâlâ kısmen ayakta.
Not: Hemen yakınındaki Theotokos Panagia Kilisesi (Ayazma), Bizans’ın en kutsal yapılarından biriydi.
3. Studion Manastırı Kalıntıları (İmrahor İlyas Bey Camii – Samatya)
İstanbul’un en eski manastır yapılarından biri. 5. yüzyılda inşa edilen bu yapı, Bizans ilahilerinin doğduğu yer olarak kabul ediliyor.
Günümüzde büyük kısmı harabe halinde; içeri girmek yasak ama duvarlar hâlâ ayakta.
4. Aya Thekla Yeraltı Kilisesi (Merdivenköy – Kadıköy)
Kadıköy’ün göbeğinde, apartmanların arasında kaybolmuş bir başka Bizans kalıntısı. Yeraltında yer alan bu ayazma, mucizelerle anılır.
Suyunun şifa verdiğine inananlar hâlâ ziyaret ediyor.
5. Magnum Palatium Kalıntıları (Sultanahmet Alt Geçidi)
Bizans’ın ana sarayı olan “Büyük Saray”dan geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı, ama yer altı geçitlerinde mozaik parçaları hâlâ görülebiliyor.
Mozaik Müzesi bu bölgedeki tek korunmuş kısımdır.
6. St. Polyeuktos Kilisesi Kalıntıları (Saraçhane)
yüzyılda yapılan bu kilise, Ayasofya’dan bile önce Bizans mimarisinin zirvesiydi. Bugün Saraçhane Parkı'nın kenarında, yerin birkaç basamak altında sessizce durur.
İstanbul’da “bilinmeden yanından geçilen” kalıntıların en çarpıcısı olabilir.
7. Pantokrator Manastırı (Zeyrek Camii)
Pantokrator Manastırı, Bizans İmparatoriçesi Irene tarafından yaptırılmıştır. Bugün Zeyrek Camii olarak kullanılan yapının altında ve çevresinde orijinal Bizans mimarisi hâlâ mevcuttur.
Zeyrek’te bir çay molası, 1000 yıllık tarihe bakış olabilir.
8. Bozdoğan Kemeri (Valens Su Kemeri)
Yüzeyde görünen kısmı meşhur, ama altındaki tünellerde hâlâ Roma ve Bizans mühendisliğinin izleri yaşıyor.
Bazı kaynaklar bu su sisteminin Ayasofya’ya kadar ulaştığını belirtir.
Bu kalıntıların çoğu ya kamusal alan değil, ya özel mülkiyet içinde kalıyor ya da restorasyon bekliyor. Bazılarının üstüne yeni yapılar inşa edilmiş, bazıları ise tamamen yok sayılmış.
Ancak gerçek şu ki: İstanbul’un altında hâlâ bir Bizans şehri uyuyor.