Osmanlı Mutfağından Günümüze Uzanan Bir Damak Yolculuğu İstanbul… Tarihi sadece kitaplarda değil, mutfaklarında da yaşatıyor. Bazı lokantalar var ki, yalnızca karın doyurmaz; tarihle, gelenekle, hatıralarla besler insanı. Asırlık kazanlar, kuşaktan kuşağa aktarılan tarifler ve değişmeyen ustalıkla, bu lokantalar hâlâ ayakta. İşte İstanbul’un yüzyıllık mutfağında lezzet yolculuğuna çıkmak isteyenler için vazgeçilmez duraklar:
1. Hacı Abdullah Lokantası – Beyoğlu (Kuruluş: 1888)
Sultan II. Abdülhamid’in fermanıyla açılan bu lokanta, Osmanlı-Türk mutfağının en özgün örneklerini sunuyor. Kuşüzümlü pilavı, hünkar beğendisi ve hoşafı hâlâ geleneksel usulle hazırlanıyor. Masaya konan sirke ve limon suyu şişeleri bile tarihin bir parçası gibi.
2. Kanaat Lokantası – Üsküdar (Kuruluş: 1933)
Müşterisinin yüzünü yıllardır güldüren Kanaat Lokantası, ev yemeği deyince ilk akla gelen adreslerden. Keşkekten zeytinyağlı taze fasulyeye, güveçten sütlaca kadar geniş menüsüyle hâlâ zamana meydan okuyor.
3. Tarihi Subaşı Lokantası – Cağaloğlu (Kuruluş: 1959 ama tarifleri Osmanlı’dan)
Saray mutfağının izlerini taşıyan bu lokanta, özellikle Cağaloğlu’nda çalışan gazetecilerin ve memurların gözdesi. Ayvalı yahni, elbasan tava ve vişneli yaprak sarma gibi lezzetler burada eski usulde pişiyor.
4. Tarihi Ali Baba Kurufasulyecisi – Süleymaniye (Kuruluş: 1924)
Süleymaniye Camii'nin hemen yanında yer alan bu mekân, İstanbul’un en meşhur kuru fasulyecilerinden biri. Sade ama iddialı: Tereyağlı kuru fasulye, pilav ve turşu üçlüsüyle efsaneleşmiş.
5. Pando Kaymak – Beşiktaş (Kuruluş: 1895 / Şu an kapalı ama iz bırakmış bir efsane)
Beşiktaş Çarşısı'nın en köklü isimlerinden biri olan Pando Dede'nin mekânı, kaymak ve balın İstanbul’daki tarihini yazdı. Şu an faaliyette olmasa da, İstanbul lezzet tarihinin unutulmaz lokantalarından biri.
6. Tarihi Sultanahmet Köftecisi – Sultanahmet (Kuruluş: 1920)
Turistlerin olduğu kadar İstanbulluların da vazgeçilmezi. Kıyması, baharatı ve pişirme tekniğiyle nesilden nesile değişmeden gelen Sultanahmet köftesi hâlâ aynı lezzeti sunuyor.
7. Tarihi Sarıyer Börekçisi – Sarıyer (Kuruluş: 1895)
Balkanlardan gelen göçmen ustaların ellerinden çıkan bu börekler, hâlâ sabah erken saatlerde kuyruk oluşturuyor. Kıymalı, ıspanaklı, peynirli börekleriyle sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi.
Zaman değişiyor, şehir değişiyor ama bazı tatlar kalıyor. İstanbul’un asırlık lokantaları sadece karnınızı değil, kalbinizi de doyurur. İçeride yemek yerken, aslında tarihle masaya oturmuş olursunuz.